Mide Reflüsü Nasıl Tedavi Edilir?

Mide Reflüsü İlaç Tedavisi

Diyet ve yaşam tarzı değişikliklerine rağmen şikayetleri geçmeyen hastalarda ilaç tedavisi gündeme gelir. Proton pompa inhibitörleri (PPI) denen bir grup ilaç mide asidini etkili bir şekilde düşürerek semptomları ortadan kaldırır. (Lansor, Nexium ve muadili ilaçlar) Reflü hastalarının hepsi için olmasa da çoğu bu ilaçları kullandıkları sürece çok rahat ederler. Bu aslında gerçek reflü hastasının tipik durumudur. İlaç aldığı sürece hasta rahattır. Ne zaman ki ilacı bırakır, 3-5 gün sonra yanmalar tekrar başlar.

Bu ilaçlar reflü hastalığının altında yatan nedeni ortadan kaldırmazlar. Sadece mide asidini etkili bir şekilde baskıladıkları için yemek borusuna geri asit kaçışı azalır ve şikayetler ortadan kalkar. Bu ilaçları uzun yıllar kullanılabilir, ancak uzun süreli kullanıma bağlı yan etkiler (demans) görülebileceğine dair bazı çalışmalar da vardır.

İlaç Tedavisinin Reflüye Etkisi

İlaçlar iki tür etki ile fayda gösterir:
1. Yemek borusunun iç yüzüne sıvayarak asit salınımını engeller.
2. Mide asit salınımını azaltır veya salgılanan asidin asit derecesini azaltır.

İlaç tedavisi ile yemek borusuna asidin kaçmasını ortadan kaldırmak mümkün değildir.
İlaçlardan beklenti reflüyü ortadan kaldırması değil ötelemesi olmalıdır. Hasta kalıcı bir çözüm istiyorsa cerrahi tedavi yöntemini denemelidir.

Mide Reflüsünde Cerrahi Tedavi

Mide Reflüsü hastalığında bazı durumlarda cerrahi tedavi ön plana çıkar. Bunlar;

• Şikayetlerinizin altında yatan neden büyük bir mide fıtığıysa
• İlaç kullanmanıza rağmen şikayetleriniz tam olarak geçmiyorsa ve reflünüzün olduğu kesinlik kazanmışsa
• İlaç kullanma uyumu iyi olmayan veya uzun süre ilaç kullanmak istemeyen biriyseniz
• Uzun yıllar asit reflüye bağlı yemek borusu alt ucunda barret özofagus saptanmışsa

Barret özofagus, yemek borusunun alt ucunun uzun süre mide asidine maruz kalması sonucu buradaki epitel örtüsünün değişime uğramasıdır. (Barret metaplazi) Aslında vücut kendini aside karşı korumak için böyle bir değişime gider. Ancak barret özofagus gelişen birinde uzun dönemdeyemek borusu kanseri riskinin normal insanlara göre biraz daha yüksek olduğu saptanmıştır.

Reflü hastalığının cerrahi tedavisindegünümüzde laparaskopik antireflü cerrahi (kapalı ameliyat tekniği) altın standart yöntemdir.Nissen fundiplikasyon (tam sargı) ve toupet fundiplikasyon (yarım sargı) yöntemi en sık uygulanan iki ameliyat tekniğidir. İki ameliyat tekniğinin de asit reflüyü engelleme noktasında aynı başarı oranına sahip olduğu yapılan birçok çalışmada gösterilmiştir. Nissen (tam sargı) yönteminde ameliyat sonrası şişkinlik (gas bloat) daha sık görülmektedir. Yarım sargı (toupet) yönteminde bu daha az görülür.

Biz de kendi pratiğimizde aynı etkinliğe sahip ancak şişkinlik yan etkisi daha az görülen yarım sargı (toupet fundiplikasyon) yöntemini daha çok uyguluyoruz.

Reflü Ameliyatı Sonrası

Reflü ameliyatı sonrasında hastada herhangi bir ağrı problemi yaşanmaz. Sadece bazı hastalarda sırt ağrısı görülebilir. Reflü ameliyatı küçük deliklerden yapıldığı için enfeksiyon ve fıtıklaşma gibi sorunların görülmesi normaldir.
Ameliyat sonrası hastalar, burunlarında sonda ile ameliyattan çıkarlar. Bu sonra genellikle ertesi sabah çıkarılır.

Ameliyat sonrası ilk gün hastalar sıvı gıda ile beslenmeye başlar. Yeterli derecede sıvı tüketen hastalar ertesi gün taburcu olur.
Hastaların küçük bir kısmı ilk iki hafta yutmada sorun yaşayabilir. Bu ameliyatın doğal bir sonucudur. Bu nedenle hastalar ilk iki hafta yumuşak ve sıvı gıdalar tüketmelidir. Üçüncü haftadan sonra katı gıdaya geçebilirler.

Yine ameliyata bağlı olarak kusma, şişkinlik, geğirme gibi sorunlar yaşanabilir. Ancak bu şikayetlerin çoğu ameliyattan 1 ay kadar sonra kendiliğinden geçer.